DİDEM YAZICI Artam 21 artam magazine pdf (tr) Dijital sanatlar, yalnızca yeni medya, bilgisayar ve internet ortamında gerçekleştirilen illüstratif tasarım ya da dekoratif imgeler değil; izleyicinin katılımına açık, oyuncu bir etkileşim öneriyor. Bu etkileşim,  salt eğlenceye yönelik sanatsal bir deneyim yarattığı kadar, sosyo-eleştirel,  jeo-politik, tarihsel ve siyasi okumalar da geliştirebiliyor. Fluxus’un yeni medya performans sanatları[1], kavramsal sanatın düşünsel alanı, bilgisayar grafik ve animasyonları, sanal ve internet sanatları, etkileşimli sanat teknolojileri gibi geniş bir skalayı kapsayan dijital sanatlar, yaklaşık yarım yüzyıldır paylaşım alanlarını genişletmeye devam ediyor. Resim ve heykel gibi geleneksel sanatlar, elli sene evvel ne anlama geliyorsa, bundan bir elli sene sonra dijital sanatlar aynı şekilde klasikleşerek, sanat tarihindeki yerini sağlamlaştıran bir konuma doğru ilerliyor. Güncel sanatın belirgin malzemelerinden biri olan dijital sanatlar, günümüz sanatına yön veren, modern ve güncel sanat tarihi yazımında rol oynayan kurumların, son yıllardaki sergi planları ve tartışma serilerinde sıkça yer aldı. Geçtiğimiz sene Victoria & Albert Müzesi’nin (Londra) süreli sergiler programında yer verdiği, Decode: Dijital Design Sensations sergisi, Daniel Brown, Golan Levin ve Daniel Rozin isimlerin yer aldığı, bu alanda yapılan önemli sergilerden biri. Dokunulduğunda ışıkları yanan enstelasyonlar, sese duyarlı yazılım programları ile çalışan dijital imgeler, Dünya üzerindeki uçakların uçuş rotaları gösteren haritalar, projeksiyonla duvara yansıtılan baloncuk görselleri ile oyuna çağıran, çok katmanlı ve renkli bir seyir sundu. Müzenin kafesinde, sergiye katılan sanatçılardan biri olan Mehmet Akten ile konuştuğumda, onun teknolojiyi kullanan matematik kafası ve sanatsal duyumsallığı kavrayan estetik yaklaşımına daha yakından şahit oluyorum. Sergiye ‘Body Paint’ adlı interaktif bir enstelasyonla, diğer bir deyişle katılımcı bir yerleştirme-heykel ile katılan Akten, seyircinin hareketine göre resim yapan bir yazılım geliştirmiş. Boş bir tuvali çağrıştıran beyaz bir perde önüne gelen izleyici,  hiçbir yere dokunmaksızın elini havaya kaldırıp hareket ettirdikçe, bu hareket doğrultusunda kendiliğinden resim yapılıyor. ‘Küçük bir çocuk, nasıl yağmur suyu biriken yolda, üzerine sıçrayacak olan çamurdan korkmadan yürür, atlar...Çalışmalarımı ilk defa deneyimleyen insanlarda da aynı coşkuyu yaratmak istiyorum.’  dediğinde, yaratmayı amaçladığı duyumun ne denli temel ve içsel bir  karşılığı olduğu fark ediliyor. ‘Klasik dönemde heykeltraş için mermeri ne ise, benim için de yazılım sistemi, ve yeni medya teknolojileri aynı anlama geliyor.’

Daniel Garcia Andujar, büyük bir dönüşümün yaşandığı 90’ları ‘PostKapital dönem olarak adlandırıyor. FOTOĞRAF: MUHSİN AKGÜN 28/04/2010 02:00

Opal Çağdaş Sanat Mekânı, Katalan sanatçı Daniel Garcia Andujar'ın 'PostKapital' sergisiyle Balat'ta açıldı. Tamamı internetten toplanmış 250 bin görüntü, metin, ses ve video'dan oluşan sergiyi, küratör Başak Şenova bir internet sitesi gibi tasarlamış
// < ![CDATA[ // DİDEM YAZICI (Arşivi) İSTANBUL - Başak Şenova küratörlüğünde açılan Plato Meslek Yüksek Okuluna bağlı Opal Çağdaş Sanat Mekanının ilk sergisi Daniel Garcia Andujar’ın ‘PostKapital’ adlı çalışması oldu. ‘Postkapital’, sadece gidip izlenerek tüketilebilecek bir sergi değil. İzleyicinin pasif bir tüketici değil, kültürel sürecin aktif bir kullanıcısı olmasından yola çıkarak, etrafımızdaki enformasyon yığınıyla kurduğumuz ilişkiye dair öneriler geliştiriyor. Sergi, birbirine bağlı ‘tag’lerle, konu ve başlıklarla, ekonomi, politika ve şehir üzerine 250 binden fazla ses, video, fotoğraf, yazı gibi ‘belgeyi’ paylaşıma açan bir arşiv sunuyor. Daniel Garcia Andujar, çalışmaları  Pekin, Stuttgart ve geçtiğimiz Venedik Bienali Katalan Pavyonu gibi birçok yerde sergilenen bir isim.

a